Hangisi Mertçe?

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener tam da Uğur Mumcu’nun katledildiği tarihe denk gelen bir dönemde Sinan Ateş cinayetinden bahsederken “Biz geçmişimizde siyasi cinayetlere şahit olduk ama mertçeydi. Onun için de hiçbirimiz korkmadık ” ifadesini kullandı. Bu güne kadar düzeltme de yapmadı.

Cinayetin mertçe olanı nasıl olur bilen var mı?
Hangi cinayet MERTÇE, hangisi ALÇAKÇA'dır. 

Bugün 24 Ocak. Ülkemizin yetiştirdiği en önemli gazeteci ve yazarlardan Uğur Mumcu’nun ölüm yıldönümü. Uğur Mumcu, 24 Ocak 1993'te Ankara'da Karlı Sokak'taki evinin önünde, arabasına konan C4 tipi plastik bombanın patlaması sonucu katledildi.

Bu tarihten 8 yıl sonra 24 Ocak 2001'de, dönemin Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan, Uğur Mumcu anmasından dönüşünde Şehitlik semtinde makam aracı içinde pusuya düşürüldü. Saldırıda Gaffar Okkan ve polis memurları Mehmet Kamalı, Mehmet Sepetçi, Selahattin Baysoy, Sabri Kün ve Atilla Durmuş katledildi.

“Mertçe(!) yapılan cinayetlere” devam edelim.
İlahiyatçı, siyasetçi Bahriye Üçok 6 Ekim 1990 tarihinde Ankara'nın Çankaya ilçesinde bulunan evine kargo ile gönderilen paketi açmaya çalışırken, paketin içine yerleştirilmiş olan bombanın patlaması sonrası katledildi.

Siyaset Bilimci, siyasetçi Ahmet Taner Kışlalı, 21 Ekim 1999 günü, arabasının üstüne silecek ile kaput arasına konulmuş poşete sarılı paketi aldığı sırada bombanın patlaması sonrası katledildi.

“Devlet hukukla yaşar” diyen hukukçu Muammer Aksoy, 31 Ocak 1990’da, evinin önünde uğradığı suikast sonucu katledildi.

Gazeteci, yazar Abdi İpekçi, 1 Şubat 1979 gecesi İstanbul Maçka'daki evinin yakınlarında aracındayken Mehmet Ali Ağca tarafından katledildi.

Tarihçi, yazar Dr. Necip Hablemitoğlu 18 Aralık 2002 tarihinde evinin önünde uğradığı silahlı saldırı sonucunda katledildi. 

Gazeteci Çetin Emeç, 7 Mart 1990'da işine gitmek üzere İstanbul Suadiye'deki evinden çıktığı sırada şoförü Sinan Ercan'la birlikte katledildi.

Musa Anter, 20 Eylül 1992'de Diyarbakır'ın Seyrantepe mahallesinde uğradığı silahlı saldırıda katledildi.

8 Ekim 1978 günü Ankara Bahçelievler mahallesinde TİP üyesi Latif Can, Efraim Ezgin, Hürcan Gürses, Osman Nuri Uzunlar, Serdar Alten, Faruk Ersan ve Salih Gevence isimli gençlerin Abdullah Çatlı ve arkadaşları tarafından  evlerinden kaçırılarak birisinin havluyla boğularak, dördünün kafa hizasından kurşuna dizilerek, diğer ikisinin de Eskişehir yolunda öldürülmesi mertçe mi?

Sayın Akşener, sizce kurban eti dağıtan Yasin Börü, Riyat Güneş, Ahmet Dakak ve Hasan Gökgüz’ün yüzleri maskeli PKK sempatizanları tarafından bıçaklanıp kurşunlandıktan sonra, balkondan atılıp üzerlerinden arabayla geçilerek katledilmesinin neresi mertçe.
Bunlara eklenecek yüzlerce siyasi cinayet mevcut. Bunların hepsi de ALÇAKLIK.
Cinayet. Cinayettir. 
Cinayet kime karşı işlenirse işlensin ALÇAKLIKTIR.
Bugüne kadar cinayete kurban giden tüm vatandaşlarımıza Allahtan rahmet diliyor, sebep olan canileri kınıyorum.

Yazımı, ölüm yıldönümünde Uğur Mumcu’nun sevdiğim bir sözüyle bitirmek istiyorum. “Haklıdan yana değil, güçlüden yana olanlar korkak ve kaypak olurlar. Güç merkezi değiştikçe dönerler; fırıldak olurlar”